11 Ağustos 2012 Cumartesi

GDO'ya Mani Olan İmzalar

Arkadaşlar,

Biyogüvenlik Kurulu'nun sayfasındaki "Kamuoyu Görüş Bildirme Formu"na görüşünüzü yazdıktan sonra, lütfen aşağıya "yorum" seçeneğiyle adınızı, isterseniz email adresini ekleyin. Hatta görüş metninizi bir de buraya eklerseniz birbirimizin sesini duymuş, tanışmış oluruz.

selam ve dayanışmayla,

10 yorum:

  1. Onur Bilgin
    h.o.bilgin

    ••• merhaba, ülkemize 22 ağustos günü tescilli giriş yapacağı belirtilen 29 GDO'lu ürün olacağı doğru mudur? eğer doğruysa, gerçek sorum; neden bizi zehirlemeye çalıştığınız?

    1. Türkiye Nüfusunun yalnızca % 34‘ü internet kullanmaktadır (Türkiye İstatistik Kurumu 2012 verileri). Biyogüvenlik Kurulunun halkın tamamını ilgilendiren bir konuyu nüfusun 1/3’ü ile sınırlı bir ortamda, üstelik etkin bir duyuru yapmaksızın ilan etmesi, GDO hakkında görüş sahibi olan ve GDO’nun ülke sınırlarından girmesini istemeyen büyük çoğunluğun konudan haberdar edilmemesi sonucuna yol açmıştır.

    2. Biyogüvenlik Kurulunun sayfasında bir labirentin içine gizlenmiş olan “Kamuoyu Görüş Bildirme Formu”na ulaşmak için gerekli bilgilendirme internet kullanan % 34’lük azınlığa dahi ulaştırılmamıştır.

    3. Biyogüvenlik Kurulu, kamuoyu tarafından bildirilen görüşleri nasıl değerlendireceğini, bunları nasıl arşivleyeceğini, değerlendirme sonucunu hangi platformda ve ne şekilde ilan edeceğini beyan etmemiştir.

    4. Bütün bu bilgilendirme koşullarının yokluğunda Biyogüvenlik Kurulunun yönetsel bir birim olarak işleyişi gayri hukukidir. Ne 22 Ağusots’ta sonuçlandıracağı Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara izin veren kararı, ne de başka uygulamaları hukuk önünde geçerliliğe sahip değildir.

    5. Tüm bu şerhler dahilinde,GDO hakkındaki görüşlerimizi kurumun internet sitesine bildiriyoruz.•••

    YanıtlaSil
  2. mail adresimi eksik yazdığım için bir düzeltme yapacağım:
    h.o.bilgin@gmail.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler, hepimiz adına. Mücadele sürüyor! Hatta daha yeni başlıyor...

      Sil
  3. Yücel Tunca yuceltunca@gmail.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. elinize sağlık. hepbirlikte üstesinden geleceğiz bu hem cahil hem kurnaz tertibin!

      Sil
  4. Biyogüvenlik Kuruluna,
    13 Ağustos 2012-08-13
    I. Biyogüvenlik Kurulu’nun sayfasındaki duyurularda, kurulun Türk Tabipler Birliği gibi sağlık siyaseti alanında faal bir STK ve bazı basın organlarıyla polemiğe girdiğini görüyoruz. Polemiklerin nedeni, Biyogüvenlik Kurulunun sessiz ve derinden, tekmil yetkilerle donatılmış, üstelik şeffaflıktan yoksun bir kuruluş olarak yürüttüğü, ve ülke insanlarının sağlığı ve geleceği üzerinde onmaz ve derin tahribata yol açacak GDO hakkındaki kararları söz konusu STK ve basın organlarının halka duyurmuş ve halkı bu konuda farkındalığa davet etmiş olması. Yani Kurul, hem ülke çapında (hatta GDO’lu tohumların yayılımının devlet sınırlarında bitmediği hatırlanacak olursa, komşu coğrafyalarda da) halkın yaşamını doğrudan etkileyen bi meseleyi tam gizlilik prensibiyle, kimseye duyurmadan yürütüyor, hem de bu gizlilik perdesini aralayıp konuyu şeffaf tartışmaya açmaya çalışan STK’lara kendi sayfasındaki duyurular aracılığıyla hadlerini bildiriyor.
    Başlıca görevlerinden biri GDO’lar üzerine kamuoyu tartışması yürütmek olması gereken bir kurul şeffaf bir tartışmadan kaçınmak konusunda niçin bu kadar çaba sarfetmektedir?
    Eğer kurulun iddia ettiği gibi, “Biyogüvenlik Kanununa göre Biyogüvenlik Kuruluna yapılan başvurular tamamı Üniversite öğretim üyeleri ve bilim insanlarından oluşan, bilimsel komiteler tarafından yasada belirtilen kriterler bakımından değerlendirilmekte” ise Kurul, iki düzine GDO’lu ürünün girişi için kamuoyunu tartışmaya davet etmeksizin, tek taraflı ve karşı tarafı—yani halkı—bildirmeksizin başlattığı görüş bildirme süresini niçin 1-22 Ağustos arasına sıkıştırdı, ve bilhassa da niçin Ramazan Bayramı tatiliyle çakışan bir dönemi görüş bildirme süresi olarak seçti?

    II. Kurulun kendi sayfasındaki öz-tanımında belirtildiği gibi, “tamamı Üniversite öğretim üyeleri ve bilim insanlarından oluşan, bilimsel komiteler”in genetiği değiştirilmiş tarım ürünleri hakkında ne gibi araştırmalar sürdürdüğüne dair kurul sayfasında, izin verilmesi söz konusu olan ürünlere ilişkin raporlar dışında, hiçbir bilgi yoktur. Yani kurul, kamuoyunun bilgilendirilmesi alanında hiçbir faaliyet göstermemektedir; işlevi, yalnızca izin başvurularını değerlendirmek, ve şimdiye kadar, istisnasız biçimde onaylamaktan ibarettir.
    Kurulu oluşturan “bilim insanları,” örneğin genetiği değiştirilmiş bitkilerin ilk anda gözlenmese dahi, ancak zaman içerisinde ortaya çıkan, canlı yaşamı öldürücü etkilerinden haberdar mıdırlar? Yakın dönemden bir örnek verelim: 23 Haziran’da ABD’nin Teksas eyaleti, Austin şehri yakınlarındaki bir hayvan çiftliğinde Tifton-85 olarak isimlendirilen genetiği değiştirilmiş hayvan yemi bitkisinden yiyen 18 büyükbaş hayvanın hepsi siyanür zehirlenmesinden öldü. ABD Tarım Bakanlığı yetkilileri hayvanların ölümünü, GDO bitkide bir mutasyon gerçekleştiği ve bitkinin siyanür üreterek hayvanları zehirlediği biçiminde açıkladı. (bkz. http://naturalsociety.com/genetically-modified-grass-kills-cattle-by-producing-cyanide/).

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. Olayın yarattığı geniş tartışmalar sırasında bir başka büyük sermayeli GDO tarımı şirketi olan Syngenta’nın da kendi ürettiği ve pazarladığı GDO mısıra bağlı kitlesel hayvan ölümlerini bugüne kadar kamuoyundan gizlediği ortaya çıktı (bkz. http://naturalsociety.com/syngenta-charged-over-covering-up-animal-deaths-gm-corn/). Çok yakın bir zamanda Syngenta şirketi, ürettiği GDO mısır bitkisinin neden olduğu hayvan ölümlerinden dolayı Amerikan yargısı tarafından mahkum edildi. Syngenta’nın hayvan ölümlerini kamuoyundan gizlemekle kalmayıp 2007 yılında bir Alman çiftçi tarafından aleyhinde açılan davada mahkeme karşısında da yalan ifade verdiği ortaya çıktı (bkz.
    http://www.i-sis.org.uk/Syngenta_Charged_for_Covering_Up_Livestock_Deaths_from_GM_Corn.php).
    Syngenta’nın 40.000 avro teklif ederek davadan vazgeçirmeye çalıştığı Alman çiftçi Gloeckner, davayı geri çekmedi. Mahkemenin Syngenta lehine karar vermesi sonucu binlerce avro borca giren Alman çiftçi, 2009 yılında bir Alman çevre örgütü ile birlikte yeni bir dava açarak Syngenta’yı 65 ineğin ölümünden, ayrıca hayvan ölümlerine dair bilgiyi kamuoyundan gizlemekten dava etti, ve davayı kazandı. Bu mısır türü bugün Polonya’da yasaklanmış durumda!
    III. Örnekleri çoğaltmak mümkün, dahası, herhangi bir sağlıklı görüş oluşturmak açısından elzemdir. Sadece geçtiğimiz üç aya geri dönüp baktığımızda GDO şirketleri ve ürünleri aleyhinde dünya çapında bu kadar çok örnekle karşılaşıyor olmamız, 2000’lerden bugüne bir mübalağalı reklam eşliğinde çokuluslu şirketlerce lanse edilen ve her geçen gün canlı yaşamı üzerindeki ölümcül etkileri ortaya çıkmakta olan GDO’ların münferit raporlarla ele alınamayacak kadar kapsamlı bir konu olduğunun kanıtıdır. Ürün bazında münferit raporlardan başka etraflı bir bilimsel çalışma, hatta bırakın özgün bilimsel çalışmayı, varolan bilimsel çalışmaları ve halihazırda GDO’lara karşı dünya çapında açılmış olan hukuki davaları derleme yönünde herhangi bir çaba içerisinde bulunmayan Biyogüvenlik Kurulu, makro rakamlar ve makro sonuçlara dair genel bir çerçeve çizmemişken kamuoyundan nasıl olup da “görüş” sorabilmektedir?
    IV. Ne kendi kurul üyelerini ne de halkı bilgilendirmek adına böylesi bir makro çerçeveye dönük hiçbir çalışması bulunmayan kurulun tek tek ürünler bazında verdiği (istisnasız hepsi onay ve giriş vizesi anlamına gelen) raporlarda kullandığı ifadelerin ne derece muğlak olduğuna da şaşırmamak gerekir. Örneğin, MON810 kodlu mısır türüne ilişkin olarak risk değerlendirme komitesinin hazırladığı raporda, ürünün '...yem olarak kullanılmasının ...kayda değer bir risk taşımayabileceğine' hükmedilmiştir. Demek oluyor ki, ilkin, bir risk olasılığı olsa bile, “kaydadeğer” olmadığı sürece kurul ürüne izin verecektir. Peki kaydadeğer sözcüğünden kurul ne anlıyor? İkincisi, kurul ürünün risk “taşımayabileceği”ne karar vermiştir: yani, risk taşıya da bilir, taşımaya da bilir. Peki GDO’lu ürünün risk taşıması ve taşımaması kurul için bir farket ifade etmiyorsa, kurulun görevleri ve yetkilerinin tanımı nedir?
    Yetmiş milyon nüfusun ve gelecek kuşakların besin kaynaklarını tehdit eden bir konu hakkında dil cambazlıklarıyla karar oluşturan ve uygulayan kurul, bu bilimsel ve hukuki ciddiyetsizliğinden dolayı yetmiş milyon önünde sorumludur. Halkı konudan gafil bırakma ve işleri karanlıkta yürütme çabasında muvaffak olamayacak.

    YanıtlaSil
  7. Eylem Can

    Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar'ın (GDO) 22 Ağustos 2012 tarihinden itibaren gizli saklı, alelacele tescilli olarak piyasada olamasını sağlığımız açısından kabul edilemez buluyorum. Masamda GDO'lu herhangi bir şey istemiyorum. GDO'lu ürünleri tüketmeye zorlanmamın bir insan olarak haklarıma tecavüz edilmesi anlamına geldiğini düşünüyorum.

    Türkiye nüfusunun yalnızca %34'ü internet kullanırken %100'ünü ilgilendiren bir konuda halkın tamamının haberdar edilmemesi,sayfanıza özenle gizlediğiniz "Kamuoyu Görüş Bildirme Formu"na ulaşmanın güçlüğü, GDO'nun gizli saklı, kaçak göçek geçirilmeye çalışılmasının kanıtıdır.

    Yazılan görüşler GDO'lu ürünlere karşı olan herkesi kapsamadığı gibi, topladığınız görüşlerimizin nasıl değerlendirilip arşivleneceği, sonuçlarının nerede, nasıl beyan edileceği de muamma olma özelliğini koruyor.

    Bilgilendirme koşullarının yokluğunda Biyogüvenlik Kurulu'nun yönetsel bir birim olarak işleyişi gayri hukukidir. Ne 22 Ağustos'ta sonuçlandıracağı Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar'a izin veren kararının, ne de başka uygulamalarının hukuk önünde geçerliliği vardır.

    GDO'lu ürünleri geçirmek için bizden bilgi saklayan, sesimizi çıkarmamızı ve duyurmamızı dolaylı yollarla engellemeye çalışan Biyogüvenlik Kurulu'nun gözümde hiçbir inandırıcılığı, çalışmalarını temellendirebilebileceği hiçbir ahlaki zemini kalmamıştır. Biyogüvenlik Kurulu GDO'lu ürünleri geçit vererek gözünü kâr hırsı bürümüş kapitalistlerle kol kola hareket ettiğini ve edeceğini açıklamış, doğanın düşmanı olma kervanına katılmıştır.

    Hâlâ çok geç olmadığını atılan yanlış adımdan dönülebileceğini düşünüyorum, Biyogüvenlik Kurulu da YEMEZLER, GDO'ya Hayır diyebilir. Diğer yol zaten doğanın düşmanlığına çıkar.

    YanıtlaSil
  8. Herkese merhaba, buradaki herkes benim adım Fumo Sadiku Kenya'nın Malindi Şehri'nde yaşayan Benjamin Breil Lee adlı iyi kalpli bir adamdan biraz daha bahsetmek istiyorum, kredi memuru olarak fon hizmetinde çalışan Bay Benjamin Breil Lee bana 37,115,225,00 Şilin borç aldı İşimi yükseltmek için ayaklarımın üzerinde durmaya çalıştığım zaman, burada bazılarınız Bay Benjamin ile + 1-989-394-3740 uygulaması veya kişisel E'siyle konuşmak için mali zorluklar yaşayanlar olduğunu biliyorum -mail on 247officedept@gmail.com Benim için ve Banka muhasebecisi için yaptıklarından dolayı çok memnunum Muhasebeci Hernandez Lucas İyi iş yaptığınız için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil