16 Ağustos 2012 Perşembe

Şirketler GDO'da Geri Adım mı Attı? Öyle Hemen İkna Olmayalım


Bianet'in Haberi:

“Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF), sivil toplum ve kamuoyunun görüşlerini dikkate alarak 29 adet gıda amaçlı GDO için ithalat başvurusunu geri çektiğini duyurdu.” Çiçek Talhaoğlu.

Öyleyse “görev tamamlandı” mı? Şimdi tekrar bayram-tatil muhabbetine geri dönebilir miyiz?
“GDO’ya Geçit Verme” blog sayfasını 1 haftadan kısa bir süre önce hazırlamaya girişirken buna mecbur hissetmemizin gerekçesini açıklamak için o anda zamanımız yoktu. Ama şimdi sırası gelmiş görünüyor: Greenpeace’in GDO karşıtı kampanyasında topladığı 320 bin imzaya teşekkür ediyoruz. Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu üyesi şirketlere geri adım attırdığı için de kampanyayı tebrik ediyoruz—ama ihtiyatı elden bırakmadan:

Zira, Greenpeace kampanyasının tasarlanma biçimi bize baştan fena halde sorunlu göründü. Bizzat şirketleri muhatap alan kampanyanın imzaya açtığı metin, “Sayın Ülker Firması Yetkilileri”  hitabıyla başlıyor, “Sizin halk sağlığına duyarlı bir kuruluş olduğunuzu biliyoruz” diye devam ediyordu. Bildiğimiz gibi Ülker ve benzeri işlenmiş gıda üreticileri hepbir elden ağız birliği etmiş gibi (CocaCola, Capri, diğer meyvesuyu ve gazoz, ve bisküvi ve... nar ekşisi ve aklınıza ne geliyorsa hepsi) halihazırda glikoz şurubu kullanıyor. Önceden içinde şekerin kullanıldığı her yerde bugün bu şirketler şekeri çıkarıp, yerine el çabukluğuyla glikoz şurubunu koydular.  Bu yaz hergün her çocuk istisnasız litrelerce glikoz şurubu alıyor. Bu durumda Greenpeace’in nasıl herhangi bir şirketin halk sağlığına duyarlı tavrından dem vurabildiğini anlamak çok güç!

GDO karşıtı bir kampanyada GDO kullanımı için talepte bulunan aktörlerin kendisini nasıl muhatap alabildikleri sorusunun bizim açımızdan izahı yok. Bu mantıkla, silahsızlanma kampanyası yürütürken silah şirketlerini mi muhatap alacağız? Nükleer karşıtı kampanyada nükleer santral ihalesini kazanan şirkete mi mektup yazacağız? “Sayın Fukushima Daiichi, biliyoruz ki Japon halkının güvenliği sizin en için en önde gelir!”

Bu anlayış üzerine yapılandırılmış bir kampanyada Greenpeace’in topladığı 320 bin imzaya ihtiyatla teşekkür ederken, biz Greenpeace’in yaptığı gibi kampanyamızı sonlandırmıyoruz. (Şu an Greenpeace’in “Yemezler” kampanyasına imza vermek için şu adrese gittiğinizde, kampanyanın bittiğine ilişkin bir teşekkür mesajı sizi karşılıyor:
photo.php?fbid=371462146260580&


set=a.143261399080657.34442.13

7700469636750 )

Biz imzalarımızı Biyo(!) güvenlik (!) Kuruluna göndermeye devam ediyoruz, zira, Greenpeace ile ilgili Bianet haberinde de belirtildiği gibi:

 Yine de sürecin sonlanmadığını belirten [Greenpeace Akdeniz Tarım Kampanyası sorumlusu Tarık Nejat] Dinç, geriye Ünak Gıda'nın üç tane soya çeşidiyle ilgili başvurusu kaldığını hatırlattı. ‘Bu başvuru da geri çekilirse, gıda amaçlı GDO'lar gündemden düşmüş olacak’ diye konuştu.”

Biz aynı kanatte değiliz. Şirketlerin kâr maksimizasyonu güdüsüyle hareket eden yöneticilerinden vaatler ve sözler almak için kapılarında beklemiyoruz. O şirket yöneticilerinin eylem alanını daraltacak, ne yapamayacaklarının müeyyidesini onlara yasalar aracılığıyla bildirecek olan,  “halk” olarak bizzat bizleriz!

Biz, yakın geçmişe kadar büyük çoğunluğu tarım çalışanı olan bir halkın, toprak sarrafı o nesillerin torunlarıyız; canlı yaşamının laboratuvarda çırpıştırılacağını, yasaların da şirket CEO’larıyla kolkola çiziktirileceğini zannedenlere sözümüzü söylemeye devam edeceğiz!


http://tbbdm.gov.tr/home/GeneComments/GeneCommentEntry.aspx

GDO için başvurusunu geri çekmeyen yalnızca tek bir şirketler grubu kalmış... Eh, bu da zaten gizlikapaklı başlamış olan, 10 Amerikan tekelinin ürettiği bu gıda postuna bürünmüş zehirleri 3. Dünya ülkelerine sızdırma ve yutturma stratejisi için yeterlidir. Biz kampanyamızın başarısını Bayram Baklavalarıyla kutlarken, o bir tek şirket başvurusunun Biyogüvenlik Kurulundan usul usul, ve tıpış tıpış geçmesi an meselesidir.

Bayram rehavetine kapılma! Mücadele, senin mücadelendir ve devam ediyor!

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Basit Soru 1:

Biyolojik silah nedir? Bilen var mı? Hatırlayan?

Bir maddeye biyolojik silah dememiz için insan veya canlı yaşamına olumsuz etkisinin ne kadar sürede ortaya çıkması gerekir? Bir saniye, on saat, birkaç ay, birkaç yıl? Böyle bir süre sınırlaması mı vardır?

14 Ağustos 2012 Salı


Glikoz Şurubu ve Fruktoz Şurubu, Yahut, GDO’ya dayalı Amerikan tarımının, GDO mevzuatı henüz yerleşmemiş olan ülkelere sızma stratejisi


GDO tartışmasına yeni gözümüzü açıyor olsak da, küresel iktisadi işbölümünde bize benzer ülkelere, sözgelimi Güney Amerika’daki pekçok ülkeye göre belki de daha şanslıyız. Çünkü onların 10 yılı aşkın bir süredir devam eden GDO’yla imtihanından, mücadele deneyimlerinden haberdar olma ve faydalanma imkanımız var.

ABD’de yüksek m'ktarlarda üretilen fruktoz şurubu, Genetiği Değiştirilmiş olduğundan GDO’lara set ceken hiçbir ülkeye giriş yapamamaktadır. Avrupa’nın sağlam GDO karşıtı duruşu karşısında eli kolu bağlanan ABD büyük tarım sermayesi her zamanki gibi soluğu 3. Dünya piyasalarında alır: Meksika, Brezilya, Hindistan... ve nihayet Türkiye (ABD’nin Orta Doğu’daki en iyi 2. Müttefiki).

1998’de ilk kez, fruktoz şurubu Meksika piyasalarına girer. Meksika hükümeti, bu ithal şeker muadilinin yerli Meksika şekeriyle haksız rekabet yaratması nedeniyle Dünya Ticaret Örgütüne şikayette bulunur. Ancak ABD hükümeti, Meksika’nın maddi hasara ilişkin delil sunmadığını ileri sürer, ve DTÖ Meksika’yı haksız bulur, fruktoz şurubunun Meksika’ya girişi devam eder. 2000 yılında Meksika, yeniden DTÖ’ye şikayet başvurusu yapar, ancak haksız rekabet  kriterlerini sağlamadığı gerekçesiyle DTÖ başvuruyu yine reddeder ve fruktoz şurubunun ülkeye girişi devam eder

Bugün endüstriyel olarak üretilmiş olan, meyve suyundan domates salçasına, hazır çorbadan yoğurda kadar her ürünün içinde mevcut olan yüksek fruktozlu mısır şurubu, trigliserid oranını yükselttiği için kalp krizine yol açabilmektedir. Karaciğer bozukluğuna, diabete ve özellikle erken yaşlarda ortaya çıkan diabet türlerine neden olma riski taşır. ABD’de obezite oranlarında görülen artışta önemli bir rolü bulunmaktadır. Bağımlılık yapıcıdır.

Fruktoz şurubunun en büyük üreticisi Amerika Birleşik Devletleri’dir. ABD’de GDO tarımı 10 büyük şirketin elindedir. Ülkedeki tüm tarım sektörünün de 3’te 1’ine hakim olan bu şirketler ayrıca, küresel ölçekte zirai üretim ve zirai ürün dağıtımını şekillendirmede kilit rol oynayan Dünya Ticaret Örgütü içerisinde de doğrudan söz sahibidir.

ABD hükümeti bugün sınır kapılarında ister göçmen olsun ister turist, giriş yapmak isteyen herkesin beş parmağından parmak izini, ayrı açılardan dijital vesikalık fotoğrafını, ve nihayet biyo-tarayıcı detektörlerle çıplak filmini aladursun, sıra GDO’ları 3. Dünya’nın sınırlarından içeri sokmaya gelince, Amerikan büyük şirketleri bir sansar maharetiyle ve parmak ucunda, karanlıkta bir gölge gibi sınırlarımızdan geçmektedir.

11 Ağustos 2012 Cumartesi

GDO'ya Mani Olan İmzalar

Arkadaşlar,

Biyogüvenlik Kurulu'nun sayfasındaki "Kamuoyu Görüş Bildirme Formu"na görüşünüzü yazdıktan sonra, lütfen aşağıya "yorum" seçeneğiyle adınızı, isterseniz email adresini ekleyin. Hatta görüş metninizi bir de buraya eklerseniz birbirimizin sesini duymuş, tanışmış oluruz.

selam ve dayanışmayla,

GDO'ya Geçit Verme--biyogüvenlik kuruluna görüş bildir

Herkesin bayram-tatil beklentisine girdiği bir sırada sinsi sansar AKP hükümeti yine bu avareliği fırsat bilip felakete yol açacak emrivakilerini gırtlağımızdan boca etme peşinde. Biz misafirlikte şekerpareleri yuvarlarken Türkiye'nin kapılarından davetsiz misafirler girecek, hem de kapıyı çalmadan!
Postacı iki kere çalar, Biyokapitalistler ise çalmadan geçer başköşeye oturur! ve bir daha kaldıramazsınız... Amerikalı antikapitalist çiftçilerin, doğa tutkunlarının kendi ülkelerinde zıvanadan çıkmış genetik materyal tozlaşmalarını durdurmak için artık çok geç kalmış olduğu gibi...
Gerisayım başladı--22 Ağustos Bayram--BOM! GDO'lar kapıdan girecek, hem de tescilli, pasaportunu sallayarak, yüzümüze arsızca sırıtarak!
Ne bir adresini, ne telefonunu bulmak kabil olmayan TC Biyogüvenlik Kurulu hepimizin canına okuyacak 29 genetiği ve ne idüğü belirsiz ürünü 22 Ağustos itibariyle Türkiye piyasalarına buyur ediyor, hem de tescilleyerek.

Şimdi ne yapabiliriz? En asgarisinden Biyogüvenlik Kurulunun sayfasında itinayla gizlediği Kamuoyu Görüş Bildirme Formu'na münferit veya ortaklaşa kaleme alınmış bir metin gönderip, sinsi sansarların inine fenerlerimizi tutabiliriz. Bunun için adres şu:


http://www.tbbdm.gov.tr/home/GeneComments/GeneCommentEntry.
aspx

Yalnız bunu yaparken aşağıdaki şerhleri düşmek gerekiyor. Ve bir de, yukarıdaki adrese görüş bildirdikten sonra lütfen bu blog içindeki GDO'ya Mani Olan İmzalar başlığını açarak "yorum" düğmesine basıp isminizi, ve isterseniz email adresinizi ekleyin. Böylece eylemimizin kendimizde de bir kaydı, bir arşivi olsun (bkz. şerh 3) ve GDO'ya mani olanların toplandığı bir platform oluşabilsin.

Sağlıcakla kalın,


 Şerhler:

1. Türkiye Nüfusunun yalnızca %  34‘ü internet kullanmaktadır (Türkiye İstatistik Kurumu 2012 verileri). Biyogüvenlik Kurulunun halkın tamamını ilgilendiren bir konuyu nüfusun 1/3’ü ile sınırlı bir ortamda, üstelik etkin bir duyuru yapmaksızın ilan etmesi, GDO hakkında görüş sahibi olan ve GDO’nun ülke sınırlarından girmesini istemeyen büyük çoğunluğun konudan haberdar edilmemesi sonucuna yol açmıştır.

2. Biyogüvenlik Kurulunun sayfasında bir labirentin içine gizlenmiş olan “Kamuoyu Görüş Bildirme Formu”na ulaşmak için gerekli bilgilendirme internet kullanan % 34’lük azınlığa dahi ulaştırılmamıştır. 

3. Biyogüvenlik Kurulu, kamuoyu tarafından bildirilen görüşleri nasıl değerlendireceğini, bunları nasıl arşivleyeceğini, değerlendirme sonucunu hangi platformda ve ne şekilde ilan edeceğini beyan etmemiştir.

4. Bütün bu bilgilendirme koşullarının yokluğunda Biyogüvenlik Kurulunun yönetsel bir birim olarak işleyişi gayri hukukidir. Ne 22 Ağusots’ta sonuçlandıracağı Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara izin veren kararı, ne de başka uygulamaları hukuk önünde geçerliliğe sahip değildir.

5. Tüm bu şerhler dahilinde,GDO hakkındaki görüşlerimizi kurumun internet sitesine bildiriyoruz. 

 Biyogüvenlik Kurulu,
“Kamuoyu Görüş Bildirme Formu”